Çırpınırken // 8.

      Sinema maceraları birkaç magazinci yüzünden erken bitmek zorunda kalmıştı. Oğlu ise en az babası kadar rahattı. Sanki hayatı kameraların önünde geçmişti. Delfin bu iki rahat erkek arasında delirmek üzereydi. Eve girdiklerinde ikisini salonda bırakıp yatağına bıraktı kendini. Tek istediği gerginliğini atmasını sağlayacak bir bardak sıcak çikolata ve uykuydu. Delfin sıcak çikolata düşleri kurarken kapı açıldı. Delfin kafasını çevirince elinde bir kupayla Derin'i gördü.
"Senin ne..." diye başladı öfkeyle ama Derin'in tuttuğu kupadan gelen çikolata kokusunu alınca tüm öfkesi bir anda yok oldu. Derin gülerek yatağa yaklaştı ve ucuna oturdu. Kupayı Delfin'e uzatırken,
"Gergin olduğunda ya da telaşlandığında sıcak çikolata içmeden sakinleşemezsin sen." dedi gülerek. Delfin kupayı alırken farkında olmadan gülümsedi.
"Unutmamışsın." dedi gözlerini kupadan ayırmadan.
"Hiçbir zaman unutmam. Unutabilmem için benden 5 sene uzakta kalmaktan fazlasını yapman gerekiyor." dedi Derin, Delfin'in aksine dikkatle kadına bakarak. Delfin kafasını kaldırınca kendisine bakan ışıl ışıl gözlerle karşılaştı. Kalbi bir anda hızla atmaya başladı. Derin, Delfin'in kendi etkisi altına girdiğini hemen fark ederek gülümsedi ve kadına yaklaştı. Kadın sanki bir büyünün etkisindeymiş gibi hareket edemiyordu. Beyni uyarı çanlarını çalmaya başlamıştı bile ama kalbinin hızlı atışı beynindeki çanların sesini perdeliyordu. Derin, Delfin'in elindeki kupayı alıp masaya bıraktı. Bir elini uzatıp kadının yanağını okşadı. Kadın en derinlerinden duyduğu özlem hissiyle titrek bir nefes aldı. Derin kaşlarını çatarak elini geri çektiğinde Delfin sanki bir parçası koparılmış gibi hissetti. Delfin gözlerini çevirdi. Derin ise eline bakıyordu. Delfin de bakışlarını adamın eline çevirince ıslandığını gördü.
"İnci..." diye fısıldayarak Delfin'i göğsüne çekti. "Benimle tekrar birlikte olmak, seni ağlatacak kadar kötü bir şey mi?" dedi acıyla fısıldayarak.
"Böyle bir şey yok." dedi Delfin. Ama bu sözler, başını Derin'in göğsüne dayadığı için boğuk çıkmıştı. Delfin yıllardır ağlamış değildi. Şimdi ağlamasına neden olan zayıflıktan ise nefret ediyordu. Ama gözlerinde akan yaşlara engel olamıyordu. Akan gözyaşları sanki 5 yıldır özenle ördüğü buzların erimesinden oluşuyordu. Bu sırada Derin'in vücudunda gezinmeye başlayan elleri ise Delfin'in vücudunu yavaş yavaş canlandırmaya başlamıştı. Derin'in elleri tişörtün altında bir sansar hassasiyetinde sızarak genç kadının ürperen cildini okşamaya başladı. Delfin beyni ile bağlantısını tamamen kaybederek kalpten gelen bir hisle Derin'e sarıldı. Derin hızla üstündeki tişörtü yırtarcasına çıkartıp attı. Kadının üstüne doğru eğilerek yatağa uzanmasını sağladı. Adamın dudakları büyük bir ihtiyaçla kadının dudaklarına kapandı. Delfin de dudaklarını aralayarak Derin'in öpüşlerine aynı ihtiyaçla karşılık vermeye başladı. Vücudu duyduğu istekle kıvranıyor, adamın dudaklarına esir olmuş dudaklarından arada hafif iniltiler kaçıyordu. Genç adam nefes almak için geri çekildiğinde boğuk bir sesle,
"Yıllardır sana bir erkek eli değmedi, değil mi? Tüm arzuların ve vücudun serbest kalabilmek için bir dokunuş beklentisi içinde, o buz perdesinin ardına gizlenmişti. Şimdi ise o perde yırtıldı ve artık hepsi özgür..." diye mırıldandı. Ardından kadını tutkuyla kendine çekti.
"Beni ne halde bırakıp gittiğini anla, İnci. Seninle sevişmek istiyorum. Tekrar benim kadınım yapmak istiyorum. Ama bu defa işin içine hiçbir yalan karışmayacak. Aynı konuda bir daha suçlanmayacağım." dedi kadının alt dudağını hafifçe ısırarak. Adamın arzuyla söylediği bu sözler, genç kadının beyniyle vücudu arasına koyduğu görünmez duvara adeta bir balyoz gibi inerek sarsmıştı. Delfin bir anda neler yaptığının farkına vararak hızla geri çekildi. Yüzü solmuş, midesi yaptığı bu iğrenç hatadan dolayı bulanmaya başlamıştı.
"Neler oluyor?" dedi Derin kaşlarını çatarak. Kadının yüz ifadesini görünce,
"Benimle oyun oynamaya kalkma, İnci. Bundan hiç hazzetmem. Birkaç saniye önce kollarımın arasında tam bir kadındın, nefes alan canlı bir kadın. O kadını sonsuza kadar o buzdan kafeste tutamazsın." dedi öfkeyle. Delfin duyduğu panik hissiyle gözlerini kocaman açtı. Neler yaptığını yeni yeni fark ediyordu. Kendisine ne olmuştu öyle? Onun dokunuşlarına, hiç düşünmeden karşılık vermişti. Şimdi adam doğal olarak onu avucuna aldığını düşünüyordu. Nasıl bu kadar salak olabilmişti? Gözlerini adama çevirdiğinde ateş saçıyordu.
"Hadi, devam et öyleyse! Büyük bir arzu ve tutku fırtınası içindesin, değil mi? Herhalde, beni nasıl hemen baştan çıkartabildiğini düşünüyorsun? Senden nasıl nefret ediyorum, tahmin bile edemezsin!" dedi öfkeyle sıktığı dişlerinin arasından. Şimdi solgunlaşma sırası genç adamdaydı.
"Böyle mi düşünüyorsun? Gerçekten de bilerek ve isteyerek az önce söylediklerini yaptım öyle mi?"
"Daha önce olanları unutmadım." dedi buz gibi bir sesle.
"O zamandan beri de hayatına hiçbir erkeği almadın, değil mi?" dedi Derin kadının gözlerinin içine bakarak. Delfin alayla güldü.
"Sana söylediğim gibi Derin, hayatıma tek bir erkeği kabul ettim. O da oğlun. Yani, bu evcilik oyununu oynuyor olmamızın tek sebebi."
"Artık vazgeçemezsin. Bu Merih'in..." dedi düz bir sesle, Delfin onun lafını kesmeden önce. Delfin konuşmadan bir an önce adamın gözlerinde anlık bir korku parlaması gördü. Ama bu anlık parlama hızla geçip gitti.
"Evet, biliyorum. Bu Merih'in geleceği ve mutluluğu için. Ben de zaten bu gerçeğin altını çizmek istiyorum. Bunu Merih için yapıyorum, Derin. O yüzden bu sahte sevgi gösterilerinden vazgeç. Sevgi ve sevişme gösterilerinden... Çünkü emin ol, bir daha işin içinde sevgi yokken, sevişerek kendimi aşağılatacak değilim." dedi sert bir sesle. Derin dikkatle kadını süzdü. Yüzünden ne düşündüğü ya da ne hissettiği anlaşılmıyordu. Neden sonra,
"Eğer işin içinde sevgi olursa?" dedi fısıldayarak. Delfin bir anlığına kaskatı kesildi. Birkaç dakika önce ikisinin yaşadıkları, Delfin'in hala geçmişin etkisinden sıyrılamadığını kanıtlar nitelikteydi. Delfin duygularını ustaca gizlerken,
"Ben seni sevmiyorum." dedi korkusuzca yalan söyleyerek. Aralarında sonsuzluk gibi uzun süren bir sessizlik oldu. Tam o sırada telefon çalmaya başladı. Gerginlik dolu sessizliği parçalayan bir silah sesi gibiydi bu aniden odaya dolan melodi. Derin hızla kadının üstünden kalktı. Fırlattığı tişörtü tekrara üzerine geçirdi. Arka cebindeki telefonu açıp kulağına götürdü.
"Evet?" dedi soru sorar bir tonlamayla. Bir süre karşı tarafı dinledi. Ardından sıkıntıyla iç çekti.
"Gelmem zorunlu mu?" dedi bezgin bir sesle. Elini dağınık saçlarına daldırdı. Saçlarını acımasızca çekiştirirken pes etmiş gibi bir süre daha dinledi.
"Peki, yarım saat sonra orada olurum. Ona beni beklemesini söyle." dedi ve telefonu kapattı. Bir süre ifadesiz bir şekilde telefona baktı. Ne söyleyeceğine karar vermeye çalışır gibiydi. Derin bir nefes alıp yataktan kalktı ve başını Delfin'e çevirdi.
"Ajanstan arıyorlar. Anlaşılan yeni film projesiyle ilgili bir sorun çıkmış. Gidip yapımcıyla konuşmam gerekiyor. Akşama geç kalabilirim." dedi sakin bir sesle. Delfin de üstünü düzelterek yataktan kalktı. Masadaki kupayı alırken,
"Peki, yemeğe gelecek misin? Ona göre yemek yapacağım." dedi Delfin, Derin'le aynı ses tonuyla.
"Büyük ihtimalle yemem. Ama geç kalabilirim. Bekleyebilir misiniz?" dedi beklentiyle kadına bakarak.
"Merih kesinlikle bekleyecektir." dedi hafif bir alayla. Oğlu yeni kavuştuğu babasıyla hiçbir anı kaçırmak istemiyordu.
"O zaman elimden geldiğince erken gelmeye çalışacağım." dedi merdivenlerden aşağı inerken. Merih ikisini görünce onlara koştu.
"Beni yalnız bırakıp ortadan kayboldunuz." dedi dudaklarını bükerek. Ellerini de göğsünde bağlamıştı. Delfin hafif bir sesle güldü. Eğilip oğlunu kendine çekti ve şişirdiği yanaklarına sulu öpücükler bıraktı. Merih şımarık bir şekilde gülerek yanaklarını sildi.
"Seni yalnız bırakır mıyız hiç oğlum?" dedi Delfin biraz geri çekildiğinde. Annesinin boynuna kollarını doladı. Kafasını annesinin göğsüne yasladı. Delfin onun uykusunun geldiğini anlayarak kucağına alıp doğruldu. Sinemaya gittikleri için öğle uykusundan mahrum kalmıştı çocuk. Derin onlara doğru eğilip Merih'in kafasına bir öpücük kondurdu. 
"Babanın küçük bir işi çıktı. Ama hemen dönecek, tamam mı yavrum?" dedi Derin kendini geri çekmeden.
"Uyandığımda burada olacak mısın?" dedi oğlu uykulu bir sesle.
"Bunun için koşarak geleceğim." dedi ciddi bir sesle. Oğlu yorgun bir sesle gülüp annesine daha da sokuldu. Derin geri çekilirken Delfin'in kafasına da bir öpücük kondurdu. 
"Gelirken bir şey getirmemi ister misin?" dedi Derin. Delfin yıllar öncesinin verdiği alışkanlıkla,
"Kendini getir yeter." dedi ne dediğinin farkında olmadan. Derin dişlerini göstererek gülümsedi.
"Peki hanımefendi." dedi ve kapının kenarında duran montunu alıp çıktı. Delfin bir eliyle alnına vurdu. Neden sürekli açık veriyordu duygularından? Oğlu kucağında mızmızlanınca sinirle üfleyerek Merih'in odasının yolunu tuttu. Kadın daha işin başındayken zorlanıyordu. İlerleyen zamanlarda ne yapacaktı?

Şarkı: Gece_ Ben Öldüm

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sekreter // 18. Kalbin Gizemli Dünyası

Sekreter // 21. Açık Hayal Kapısı

Çırpınırken // 1.